İnsanı diğer varlıklardan ayıran en önemli özelliği, çoklu değerlere sahip varoluş hakikatinin bezendiği bir donanımı üzerinde barındırmasıdır.
Formu herhangi bir etkenle bozulmamış bu yapının insan etiketindeki tanımı izzet, haysiyet, şeref tabirleri ile sağlanmaktadır.
Bu bağlamda İzzet, bütünsel anlamı itibariyle bir onurluluk halidir.
Ve bu durum, hayatın kıymetini bilenler için kaliteli bir ömür sürme amacını oluşturur.
Yaşam bu gerçek saygınlık ölçeğinin çerçevesinde kaldığı müddetçe yükselerek itibar kazanır.
Ve bu varlık hazinesi, saygınlık seviyesine uygun olmayan şeyleri red etmek, yaratılışa ait varlık değerlerine yönelik onur kırıcı tutum ve davranışlara katlanmamak ve razı olmamak ile korunabilir.
Bu sistemin sağlıklı işleyişi, canlı cansız varlıkların hakikatine ait bilinç ve akıldan beslenmiş hislerin refleks ve reaksiyon gelişimine bağlıdır.
Örneğin insan, insaniyetine ait bir saygınlık ve itibarla yaşayacak şartlara sahip olamadığında, onu onurlu konumundan aşağı çeken etmenlerin etki alanına girer.
Düşünceleri sığlaşır, algıları kapanır, fikirsel üretim ve akılcıl istenç kaynağı tükenir. Böylelikle bilinçsiz varlıkların hayat seviyesinde yaşamaya başlar. Yani, yemek, içmek, üremek ve bu döngüyü sağlayan bozulmuş duyguların tatmini peşinde ömür sürer.
Oysa insanın kendi var oluş hakikatini araması, hayatın merkezindeki konumunu sorgulaması, tabiat çarklarının işleyişi, evrensel örgünün her şeyi her şeyle bağlayan etkileşim ağındaki denge ve bu tümsel senkronizasyonun kendi ile olan ilişki ve nedensellik iletişiminin farkına varması, ruhunda taşıdığı kabiliyetlerin gelişimine ve yaşamına zengin bir nitelik kaynağı bulması anlamına gelir.
Bu bağlamda İnsan doğasının seçkinlik ve saygınlığı, yapısında olan tasarımın sahip olduğu özelliklere uygun bir şekilde kendine düşen rolü benimseyip üstlenmesi ile ortaya çıkar.
Söz konusu niteliğin verimliliği ve hissedilir değer oluşumu bir dizi duyusal etkinliği gerekli kılmaktadır.
Örneğin:
- Bilgi, bilinç, akıl, idrak bileşeninde ortaya çıkan iyi kötü ayrımı ve çıktıyı karara bağlayıp dimağa yerleştirilmesi,
Bu işlem için eşya ( evrensel bütünlük) ve tanımlanmış yaşamsal gerçekliğin hakiki birikim ve önermelerine erişim yolu izlenmelidir. Yolun doğruluğu iddianın ve ispatın bir biri ile tatmin edici delillere sahip olması ve uyuşması ile ölçülür.
- Olaylar, beklentiler, arzular, dış etmenlerin etkisi ile duyguların mantığı baskıladığı yerde kalpten gelen içsel ve bilgin bir sezinin eğilimleri kontrol altına alabilmesi,
Bu noktada söz konusu içsel idare, bilginin duygularda geliştirdiği anlama yeteneğine bağlıdır. Yani aklın gerekli olan bilgiyi hakiki gerçekliği ile öğrenmesi, nedensellik değerleri ile objektif olarak kabul etmesi ile birlikte duyu merkezi olan kalpte oluşacak idari hâkimiyetin ilgili süreçleri hissel etkinlikle yönetmesidir.
Mantık ve ilimsel ölçümlemelere sahip verilerle gelişmiş duygular, bilgiye hayat kaynağı oluşturup, onu aleladelikten kurtarmak suretiyle fayda üreten bir değer seviyesine çıkartır.
Unutulmamalıdır ki; kalıcı etkinlik bir birinden beslenen kanıtların sinerjisinden meydana gelir.
Ve hayat içinde barındırdığı tüm zıtlıklarla bir keşif ve bilinme amacı üzerine şekillenmiştir.
Bir anlamda da tanınmak beklentisinin, tanışmak eylemini isteklendirmek amacıyla oluşturduğu sanatsal bir projedir.
- Hayatın gerçeğine el uzatan vicdani arayış sesine duyarsız kalınmaması,
İnsanın fiziki ihtiyaçları uyku, açlık, susuzluk, dinleme isteği gibi çeşitli tepkimelerle kendini ifade eder. Aynı bunun gibi, insanın duyusal ihtiyaçlarının da kendine özgü bir anlatı tarzı vardır.
Örneğin, endişe, korku, heyecan, merak, sıkıntı, kaygı, güven arayışı bunlardan bazılarıdır. Söz konusu bu duygular kendini gösterdiğinde doğduğu noktayı belirleyip alınması gereken önlemleri almak ve çözülmesi gereken bir sorun varsa onları çözmeye çalışmak ciddi bir öneme sahiptir.
Çünkü yerinde ve zamanında yapılmayan bir müdahale sorunun katlanarak büyümesine neden olur. Problemin hacminin gelişmesi ile oluşan kütle iradenin direnişini kırar. Yaptırım erkini yitiren bir irade yönetim etkinliğini kaybeder.
Bu nedenle hayati önem özelliğine sahip vicdani bildirimleri dikkate almak ve gereksinimleri giderirken elde edilen deneyim ve bilgilerin oluşturduğu birikimden yaşam sermayesi edinmek akılcıl bir yaklaşımdır.
- Ruhsal gereksinimlerinin giderilmesine karşı cömert ve sorumlu hareket edilmesi,
Ruhsal gereksinimler, akıl kalp vicdan gibi temel olarak söz edilen duyuların uzantılarını ve çeşitli ilinti ve ilişkilerinin bütünü kapsar. Bu bütünlük, duyguların ve yeteneklerin hisler olarak kendini göstermesi, gereksinimleri çok yönlü argümanlarla dışa vurması gibi geniş bir yapının toplandığı sistemi ifade etmektedir.
Bu yapıya ait bir üzüntü hissinin etkisi bütün sistemin işlevselliğini durduracak kadar etkili olabilir.
Veya bir hayal kırıklığı,
Yahut bir beklentinin gerçekleşmemesi,
Kayıplar, ayrılıklar, çeşitli yitirimler gibi her bir tetikleyici unsurun yıkıcılığını engelleyebilmek ve ya boykotajını kırabilmek için tüm sistemin bir koordinasyon içinde sağlıklı işlemesi önemlidir.
Çok komplike görünen bu durum, aslında; duyusal donanıma ait görevlerin bilinçle ve ötelemeden gerçekleştirilmesi ile çok kolay aşılabilir özelliktedir.
- Ve sosyal ilişkilerde erdemli, ortak yaşam paydasında ise şefkat sahibi olunmasıdır.
İnsan kendi le birlikte yaşadığı çevreye karşı da yükümlülükleri olan bir varlıktır. Varoluşunda olan saygınlık değerleri toplumu oluşturan diğer bireyler içinde geçerlidir.
Güvenli duygu ve iletişim mesafesinde kalarak, ötelemeden, üstünlük taslamaktan uzak alçak gönüllü bir şekilde hayata karışmak, duyusal gelişim için önemli olduğu gibi, bir amaç sahibi olmayı netice verir ve söz konusu amacın tutundurucu enerjisinden faydalanmayı sağlar.
Ayrıca ortak yaşam alanı diğer canlı türleri ile birlikte çeşitli hayat formların bulunan varlıklar ile paylaşılan dünya ile ilgilidir.
İnsan bu noktada tabiata ve içindeki canlı cansız her şeye bir paydaş özelliği ve korunması gereken haklara sahip varlıklar olarak bakmalıdır. Kendisine faydası olsun olmasın evrensel döngüde bir yerleri olduğu gerçeğini nezaket ile kabul ederek, yıkıcı olmaktan sevgi ve duyusal bir estetik anlayışla uzak kalmalıdır.
………….
Yukarıda söz edilen onarıcı ve yapıcı oluşumu engelleyecek ve İnsan doğasının saygınlığını ve verimlilik kaynağını yitirmesine neden olan karşıt tutumlar ise:
1- Öz benliğin, fiziksel konforun ölümcül durağanlığına ve bedensel tatmin arayışı ve içsel yaratılış beklentilerinin baskılanması veya savuşturulmasına yönelik hazırlanan sosyo-psikolojik anlamda stratejik bulaşa sahip zararlı şeylerin saldırı veya sızmasına karşı savunmasız bırakılması,
2- Aklın öğrenme, kalbin doğru ve güzeli yaşama istek ve doğal eğilimlerine duyarsız kalınması,
3- Yaşamsal gerçekliliğin, yapay gündem örtüsü ile örtülmesi,
4- İlgisizlik ve tepkisizlik meydana getiren zihni uyuşma önermelerinin ve terk etmesi güç alışkanlıklara dönen sübliminal aşılamaların sorgusuz kabul edilmesi,
5- Ruhsal değerlere yönelik duyusal farkındalık ve ihtiyaçların tedarikinden kaçınmak suretiyle ortaya çıkan fazilet yoksunluğu ve olgusal neticesi olmayan davranış biçimlerinin benimsenip yaşaması şeklinde özetlenebilir.
Görüldüğü üzere olumlu ve olumsuz olarak her iki açıdan da bakıldığında insanın ortada durma gibi bir konumlanması mümkün değildir.
Gerek pozitif gerekse negatif eğilim ve gelişmeler, kendi kategorisi içinde yükselen ve alçalan değerlere sahiptir.
İnsan doğasının faydacı yönelimi, akılcıl tercihlerle olumlu etkileşimin olduğu çerçeve içinde kalma iradesini etkinleştirme istekliliğine sahip ve yol göstericidir.
Ve yine insan doğasının, kendine uygun olmayan şeylere yönelik verdiği içsel tepkinin ayrıca uyarıcı etkisi vardır.
Aşılması zor bu güvenlik duvarının koruyuculuğunu kaybetmesi, insanın doğal ve güçlü yaratılışını zayıflatan tercihleri ve bilinçsizce etkisi altına girdiği önermeler ile ilgilidir.
Oysa gerçek doyumun asla mümkün olmadığı ve hiçbir gereksinimin insan doğasına uygun bir şekilde karşılanmadığı, hep bir şeylerin eksik kaldığı, yapılan yaşamsal önerilerin hiç birinin hakikati barındırmadığı tekliflere karşı red cevabı verebilmek, sonuçları itibariyle onur kırıcı, gönül incitici, üzüntü bırakıcı tüm davetleri geri çevirmek, geçici hazlara tenezzül edip kendini kullandırmamak, şerefli bir yaşamanın özgünlüğü ve özgürlüğüne giden kesin ve doğru bir yoldur.
İnsanın varoluş donanımında olan akıl, düşünme ve değerlendirebilme kabiliyeti, iyiliği gerçekleştirme, kötü ve neticesiz şeylerden zarar görme ve başkasının da görmesinden çekinceli ve engelleyici tutum, davranış ve kararlılığı ile kendine karşı olan saygınlık ve onursal bağlılığın sahip olduğu asalete paha biçilemeyeceği bir gerçektir.
Böyle bir değeri istismar etmek ve ettirmek, süregelen ve gelecek duyusal yaptırımlara katlanmak, basit alışkanlıklar ve kaybetme korkusu perdesi arkasında yapılan hissi şantajlara boyun eğmek kendi varoluş kişiliğini yitirmek kabul edilebilir bir şey değildir.
Evet, insan yaşamı süresince birçok yenilgiler yaşayabilir.
Birçok telafisiz kayıpları da olabilir.
Ümidini kaybetmiş, gerekçeleri anlamsızlaşmış bir duruma da gelebilir.
Bir koluna güçsüzlük, diğer koluna imkânsızlıklar girebilir.
Sonuç ne olursa olsun, hayat devam ediyorsa, yani hayat devam edecek şartları taşıyorsa, her şey onarılabilir, yitikler geri dönüşümden başka formda biçimlenmiş faydalar getirebilir, güç kayıpları doğru bir dinlence ve düşünsel ve de duyusal beslenmelerle tekrar kazanılabilir, yıpranmışlıklar amaç ve hedeflerle yenilenebilir.
Sadece bilinmesi gereken, geri dönüşüm, onarım, yenilenme ve diğer süreçlerin nasıl işlediğidir.
Öncelikli kaçınılması gereken durum içerden ve dışarıdan gelen motivasyon telkinlerinin yıpranmışlık ve yitirilmiş kuvvetler üzerine yapılmamasıdır.
Bu bağlamda izlenmesi gereken yapıcı yol:
- Durumun olduğu şekilde kabul edilmesi,
- Güçlü ve zayıf yönlerin bilince itiraf edilmesi,
- Kırılganlık ve tahammülsüzlük noktalarının açığa çıkartılması,
- Etmenlerin etki özelliklerinin analizi,
- Artı ve eksi çıktıların toplanması,
- Değişim gerek ve onarım istekliliğinin iradeye taşınması,
- Kararın olumlu olumsuz sonuçların bağlayıcılığı ile beslenmesi ve harekete geçilmesi şeklindedir.
Ve her şey bu analitik yaklaşımdan sonra gerçekleşecektir. Başlangıçta görünmeyen, ancak girişimin türüne göre kendisini bekleyen gelişmeler vardır. Söz konusu yapıcı ve yönlendirici gelişmelere ise durağanlıkla erişilemez.
Çünkü tüm ilintili neticeler alınan aksiyonların çıktılarıdır.
Sonuç:
Varoluş gerçeği, insanın kendi için onursal bir amaç yükleniciliğini zorunlu kılar.
Yaratılışta olan saygınlık, alçaltıcı etmenleri red eder.
İnsanın çoklu duygu özelliği, iyiye ve faydalı olana, yöneleme kötü ve zararlı olandan çekinme refleksine sahiptir.
Yine insanın ruhsal dinamizm ve sistemsel işleyişindeki doğru akımlar hayat yolculuğuna rehberlik sağlar.
İnsanın, alçaltıcı önermeleri kabul etmemesi, kendisinin yaratılış itibarını zedeleyici tekliflere boyun eğmemesi, kimden ve nereden olursa olsun varoluş değerlerini düşürücü şeylerden kaçınması, saygınlığını koruması, kendisine zarar veren yıpranış ve başka şeylere zarar veren yıpratışı önlemesi, yanlışını düzeltmesi, yenilenme ve dönüşüm gerekliliğini temin etme iradesini ortaya koyması; tekrarı olmayan bir hayat için sorumlu ve bilinçli bir davranış göstergesi ve yaşam başlangıç noktasındaki soylu masumiyete erişebilmek için güçlü bir iyi niyet çabası olacaktır.
Existential Dignity
The most important feature that distinguishes human beings from other beings is that they harbor an equipment that embodies the truth of existence with multiple values.
The definition of this structure, whose form has not been distorted by any factor, is provided by the terms honour, dignity and honor.
In this context, honour is a state of honor in its holistic meaning.
And for those who know the value of life, this state constitutes the purpose of living a quality life.
As long as life remains within the framework of this true scale of dignity, it rises and gains prestige.
And this treasure of existence can be protected by rejecting things that are not in accordance with the level of dignity, and by not tolerating and consenting to attitudes and behaviors that are degrading to the values of creation.
The healthy functioning of this system depends on the development of reflexes and reactions of the consciousness of the reality of animate and inanimate beings and the senses nourished by reason.
For example, when human beings do not have the conditions to live with the dignity and prestige of their humanity, they fall under the influence of factors that pull them down from their honorable position.
His thoughts become shallow, his perceptions close, his intellectual production and rational will are depleted. Thus, he begins to live at the level of life of unconscious beings. In other words, he lives his life in pursuit of eating, drinking, reproduction and the satisfaction of the corrupted emotions that provide this cycle.
However, the search for the truth of one’s own existence, questioning one’s position at the center of life, the functioning of the wheels of nature, the balance in the universal web of interaction that connects everything with everything else, and the realization of the relationship and causal communication of this holistic synchronization with oneself means the development of the abilities one carries in one’s soul and finding a rich source of quality for one’s life.
In this context, the distinctiveness and dignity of human nature emerges when it adopts and assumes its role in accordance with the characteristics of its inherent design.
The efficiency and palpable value formation of this quality requires a series of sensory activities.
For example:
– The distinction between good and bad that emerges in the component of knowledge, consciousness, reason, cognition, and the judgment of the output and its placement in the mind,
For this process, the path of access to the real accumulation and propositions of things (universal totality) and defined vital reality must be followed. The correctness of the path is measured by the fact that the claim and the proof have satisfactory evidence and coincide with each other.
-The ability of an inner and wise intuition from the heart to control tendencies where emotions override reason due to the influence of events, expectations, desires, external factors,
At this point, the internal administration in question depends on the ability of understanding that knowledge develops in the emotions. In other words, when the intellect learns the necessary information with its true reality and accepts it objectively with its causality values, the administrative dominance that will be formed in the heart, which is the sensory center, will manage the relevant processes with the efficiency of the feelings.
Emotions, developed with logic and data with scientific measurements, create a source of life for knowledge and raise it to the level of a value that produces benefit by saving it from mediocrity.
It should not be forgotten that lasting effectiveness comes from the synergy of evidence that feeds on each other.
And life, with all its contradictions, is shaped on the purpose of discovery and recognition.
In a sense, it is an artistic project created by the expectation of being recognized in order to stimulate the act of meeting.
-Not to be insensitive to the voice of conscientious seeking that reaches out to the truth of life,
Human physical needs express themselves through various reactions such as sleep, hunger, thirst and the desire to listen. In the same way, human sensory needs also have their own style of expression.
For example, worry, fear, excitement, curiosity, boredom, anxiety, the search for security are some of them. When these emotions manifest themselves, it is of serious importance to identify the point where they arise, take the necessary precautions and try to solve them if there is a problem that needs to be solved.
Because an intervention that is not timely and appropriate will cause the problem to grow exponentially. The mass formed with the development of the volume of the problem breaks the resistance of the will. A will that loses its power of sanction loses its management effectiveness.
For this reason, it is a rational approach to take into account conscientious declarations of vital importance and to acquire life capital from the accumulation of experience and knowledge gained while meeting the needs.
-Acting generously and responsibly towards the fulfillment of their spiritual needs,
Spiritual needs encompass the totality of the extensions of the senses, such as the intellect, the heart, the conscience, which are mentioned as fundamental, and their various relations and associations. This totality refers to the system in which a large structure is gathered, such as the manifestation of emotions and abilities as feelings, and the expression of needs through multifaceted arguments.
The effect of a feeling of sadness in this structure can be so effective that the whole system stops functioning.
Or a disappointment,
Or an expectation is not realized,
In order to prevent the destructiveness or break the boycott of each triggering factor such as losses, separations and various kinds of loss, it is important that the whole system functions in coordination.
This situation, which seems very complicated, can actually be overcome very easily if the tasks of the sensory equipment are carried out consciously and without postponing them.
-And to be virtuous in social relations and compassionate in the common denominator of life.
Man is a being who has obligations towards the environment in which he lives together with himself. The values of dignity inherent in his/her existence are also valid for other individuals who make up the society.
Staying within a safe distance of emotion and communication, being involved in life in a humble manner, away from alienation and superiority, is not only important for sensory development, but also results in having a purpose, and enables one to benefit from the sustaining energy of the purpose in question.
In addition, the common living space is related to the world shared with other living species and beings of various life forms.
At this point, human beings should look at nature and all living and non-living things in it as stakeholders and as beings with rights that need to be protected. Whether it benefits him or not, he should accept the fact that he has a place in the universal cycle with kindness and stay away from being destructive with love and a sensuous aesthetic understanding.
………….
Opposing attitudes that would prevent the aforementioned restorative and constructive formation and cause Human Nature to lose its dignity and source of productivity are:
1- Leaving the self vulnerable to the deadly stasis of physical comfort and to the onslaught or infiltration of socially and psychologically strategic contagion of harmful things prepared to suppress or fend off the search for bodily satisfaction and the expectations of inner creation,
2- Being insensitive to the mind’s desire to learn and the heart’s desire and natural inclination to live right and good,
3- Covering vital reality with an artificial agenda,
4- Unquestioning acceptance of mind-numbing propositions that produce apathy and unresponsiveness, and subliminal indoctrination that turns into habits that are difficult to break,
5- It can be summarized as the lack of virtue that arises by avoiding the provision of sensory awareness and needs for spiritual values, and the adoption and living of behaviors that have no factual consequences.
As can be seen, from both positive and negative perspectives, it is not possible for human beings to be positioned in the middle.
Both positive and negative tendencies and developments have rising and falling values within their own category.
The utilitarian orientation of human nature has the willingness and guidance to activate the will to stay within the framework of positive interaction with rational choices.
And again, the inner reaction of human nature to what is not in its favor has a stimulating effect.
The loss of the protection of this impenetrable firewall is related to the choices and unconsciously influenced propositions that undermine the natural and powerful creation of man.
However, to be able to refuse offers where true satisfaction is never possible, where none of the needs are met in accordance with human nature, where there is always something missing, where none of the life proposals made contain the truth, to refuse all invitations that are degrading, heartbreaking and saddening in terms of their consequences, not to stoop to temporary pleasures and not to use oneself, is a sure and correct way to the authenticity and freedom of an honorable life.
It is a fact that one cannot put a price on the dignity of the human being’s inherent intellect, his ability to think and evaluate, his attitude, behavior and determination to do good, to refrain from being harmed by bad and fruitless things and to prevent others from being harmed by them, and his dignity and honorable commitment to himself.
It is unacceptable to abuse such a value, to endure ongoing and future sensory sanctions, to succumb to emotional blackmail behind the veil of simple habits and fear of loss, and to lose one’s own existential identity.
Yes, one can experience many defeats during one’s lifetime.
He may also suffer many irretrievable losses.
He may lose hope and his reasons may become meaningless.
There may be weakness in one arm and impossibilities in the other.
Whatever the outcome, if life goes on, that is, if life has the conditions to go on, everything can be repaired, what is lost can be recycled to bring benefits in other forms, loss of strength can be regained through proper rest and intellectual and sensory nourishment, wear and tear can be renewed with goals and objectives.
One just needs to know how recycling, repair, regeneration and other processes work.
The primary thing to avoid is to avoid internal and external motivational suggestions based on worn-out and lost forces.
The constructive way forward in this context is this:
– Accepting the situation as it is, while admitting strengths and weaknesses to our own consciousness.
– The pros and cons are compared, which will reveal the need for change and the desire for repair.
-When the will reaches the tendency and willingness to act according to these data, the decision to act is made, and the first step is to go into the field.
And everything happens after this analytical approach. There are developments that are not visible at the beginning, but are waiting, depending on the type of initiative. These constructive and guiding developments cannot be achieved by stagnation.
Because all relevant outcomes are outputs of the actions taken.
Outcome:
The reality of existence necessitates that human beings have an honorable purpose for themselves.
The dignity inherent in creation rejects degrading factors.
The human being’s multiple emotions have the reflex to gravitate towards what is good and beneficial and to avoid what is bad and harmful.
Again, the right currents in the spiritual dynamism and systemic functioning of human beings guide the journey of life.
The human being’s refusal to accept degrading propositions, not to submit to offers that damage the dignity of his creation, to avoid things that lower the values of his existence, regardless of who and where they come from, to protect his dignity, to prevent the wear and tear that harms himself and the wear and tear that harms other things, to correct his wrong, to reveal his will to ensure the necessity of renewal and transformation; will be a responsible and conscious behavior indicator for a life without repetition and a strong effort of goodwill to reach the noble innocence at the starting point of life.
Subject Writer
Safitürk Murat
e-mail : pikeposta@gmail.com
e-mail : savtx@hotmail.com
