İnsan olarak türdeşliğin ortak değerinin farkına varmak ve bu bakış açısının doğruluğunu politize olmaktan kurtarabilmek erdemli bir olgunluğu gösterir.
Yine insanların hem fiziki özelliklerinde ki benzerlik hem de duyusal yapı ve durumların kendini gösterdiği gerçeklik farklılık bezemelerinin sadece tasarımsal olduğunu gösteren biçimlendirmelerdir.
Çeşitliliğin anlamı mantık ve hakikat bağlamında bir armoni oluşumu bir ahengin ritmik yerleşimidir.
Yine insanın doğa ve çevre ilişkisi, gerek doğa için gerekse insan için tamamlayıcı ölçüler içindedir.
Bir birine yabancı olmak tanışmayı,
Ayrı ayrı işler ve işleyişler içinde olmak mesleki alışverişi,
Belirli konularda sahip olunan yeteneklerin, sahip olunmayan kabiliyet sahipleri ile iletişimi,
Kültürlerin coğrafi, geleneksel konumu diğer milletler ile birlikte çok renkli gelişimi,
İhtiyaç merkezli üretimin dünya üzerinde ki bölgesel yayılımı sektörel etkileşimi,
Sanat, ticaret, tarım gibi hayat çarkının öğelerinin oluşturduğu katma değer, insani işlevselliği gerekli kılar.
İnançların sahip olduğu ortak değerler ve bu değerlere bağlı ilimsel ve bilimsel öğretilerin birleştiriciliği doğruya doğru diyebilme özgüven ve kabiliyeti olanların kanıksadığı bilgen değerlerdir.
Yine bireysel veya milli unsurlar ile olsun; İnat, öfke, düşmanlık, kıskançlık, bencillik, acıma duygusundan yoksunluk, saygısızlık, doğruluktan uzaklık, sadakatsizlik, güvensizlik, hırs, haz, hayvani yaşayışın hayatı tahrip ediciliğinin küresel çaptaki bilinirliği, herkesin gördüğü ve idrak ettiği olumsuz yaşam gerçekliklerindendir.
Evet, maddi ihtiyaçlarımızın hayatımızın bedensel devamını için bir birimizle anlaşmayı zorunlu kıldığı gibi, içsel gereksinimlerimizin karşılanması da sosyal ve psikolojik birliktelik ve iletişimi zorunlu kılmaktadır.
İnsanın içinde bulunduğu koşullar gereksinimleri için yeterli gelmeyebilir. Başka kültür verilerine ihtiyaç da duyabilir. Bu durum ise insan nev’inin dünya üzerindeki sosyal dağılımı ile ilgili bir konumlamayı gösteren ve insanları bir biri ile ilişki ve etkileşim içinde olmaya yönlendiren bir işleyiş düzenini göstermektedir.
Bu nedenle bilgisizlikten meydana gelen çatışmalar, bağnazlıktan doğan ötekileştirmeler, insana asla yakışmayan kibirden meydana gelen böbürlenmelerin oluşturduğu gerginlik ve sürtüşmeler, çıkarlar adıyla özümsetilmeye çalışılan büyük bencillikler gibi milli ve sosyal ayrıştırmalardan kaçınmalı, bir birimize merhaba demekten uzak durmamalıyız.
İnsanlar varoluş erdeminin vicdani çağrısını dinleyerek güven denge unsurları ile bir birine fırsatlar verebilmelidir.
Öğrenmek amacı ile sorular türetebilmeli, yetkinlik kanısı veren noktalardan da ihtiyaç duyduğu bilgi ve önermeyi alabilmelidir.
Bugün türdeş olarak yaşadığımız dünya, nev’imizin birçok sınıfı için yine insan eli ile meydana gelen sorunlarla uğraşmaktadır.
Yıkıcı etkinin gücü yapıcı girişimi baskılayacak bir sürat ve taraftarlıkla artmaktadır. Bu gerginliğin milli ve siyasi boyutunun olmasının yanı sıra, bireysel boyutta oluşturduğu kırılma da derinlik kazanmaktadır.
Korku, endişe, güvensizlik, çelişki ve duygusal dejenerasyon mantıksal düşünme dengesini tahrip ettiğinden ve olumsuz şeylerin kötü enerjisi ve de kötülüğün çok boyutlu görünürlüğe sahip olması pozitif algı yeteneğini köreltmektedir.
Böylelikle insanları bir arada tutan ve hayata karşı tutunduran bağlar kopmaya başlamış, aile yaşamı, kişisel yetkinlik, bilinçli algı, niteliksel kavrayış, onarıcı katkı, fikirsel üretim durma noktasına gelerek yediden yetmişe, kadın erkek, genç yaşlı her grup insanı etkileyen birçok psikolojik problemin oluşmuştur.
En geniş anlamıyla hayata karşı duyulan güvensizlik, dayanak ve destek bağlamında hissedilen yoksunluk, ürkek ve bu baskından kurtulmak için hiçbir değeri tanımaz kişiliklerin gelişimine sebep olmaktadır.
Mutsuzluk, ne yapacağını bilmemek, ne istediği hakkında bir kanıya sahip olmamak, aidiyet hissinin kaybolması çeşitli şaşkınlıklar ve şüphe gelişimleri insanlar arasında olan yakın ve uzak tüm doğal kaynaştırıcı nedenlerin bağlayıcı etkisini kırmaktadır.
Dev yalnızlıklar, kalabalık çaresizlikler, umutsuz bekleyişler, amaç ve hedefsizliğin oluşturduğu irade çöküntüsü yaşam kalitesini tehdidi altında tutmaktadır. Ve bu durum tüm dünya toplumlarınca hissedilmekte ve çeşitli istatistiklere yansımaktadır.
Özetle insanlık tüm değerleri ile büyük bir ÖZKIYIM yaşamaktadır.
………..
Girişimimiz bu derin kırılmayı fark eden, gerek kendisi gerekse ilgili olduğu daire için bir şeyler yapmak istenç ve katılım iradesine sahip bireylerin desteklenmesini amaçlar.
Yayımlanmış konu ve içerikler ile kendi arasında bağ kuran, çözüm ve bilgi arayışı içinde olanlar yönelik, hiçbir ayırım yapmadan küresel türdeşlik insan ortak paydasında fayda üretme hedefini gözetir.
Evet,
Birlikte öğrenmek,
Birlikte en güzel olana ulaşmak,
Ölgün duygu ve düşünceleri birlikte canlandırmak,
Hayatı; içindekiler , sebep ve sonuçları ile birlikte anlamlı yaşamak için……. HOŞ GELDİNİZ !
Murat Safitürk