Değerli şeyler pek ortalıkta bulunmaz.
Kolaya erişim, sanki gizli bir hazinenin önünde insanın isteklilik seviyesini sınayan öncül bilinç tuzakları gibidir.
Hayata yönelik anlatılar ve asırdan asıra devreden öğütler, gerektiğinde ifa edilecek tercihsel eylemin doğru bir şekilde yapılabilmesi ile ilgilidir.
Bilgelik ve deneyimin yapısında olan yükümlülük bilinçli görevsel aktarımlar, insani bağlamdaki türdeş etkileşimin bilgi, ilim, akıl ve doğru nakil niteliğini korumak içindir.
Ve tecrübe ile kanıksanmış, yaşayarak kavranmış olan birikimlerin bazen de şefkat gibi duygusal nedenlerle paylaşılmak gibi bir özelliği vardır.
Çünkü hayatı duyarlılık ve diğerkâmlık ile yaşayan gerçek insanlar zarar gördükleri şeylerden başkalarının zarar görmemesini, yarar elde ettikleri şeylerden ise başkalarının da faydalanmasını isteyen erdeme sahiptirler.
Ve tüm canlı ve cansız varlıklar arasında çok yönlü şekilde gerçekleşen yardımlaşma, varoluş doğasına ait tabii işlendirme ve güdüsel bir meyil yönetimidir.
Bununla birlikte akılcıl ve evrensel barış niteliğine sahip felsefi uyarıların bir kısmı da hayatın öz varlığına olan saygıdan dolayı gerçekleşir. Ve ortak yaşam sakinlerinin de haklarının gözetildiği bir şuur tepkimesi olarak kendini gösterir.
Buradaki sistemik gaye, kendi var oluşsal haklarını gözetmek ve bilgisine eriştiği varlıkların sorumluluğunu hissetmekle ilgilidir. Onun için ilmin ve bilimin gerçek varis ve sahipleri yaşamın varoluş ve sonrasına ait kutsallığına yönelik birikim ve gelişim süreçlerinin bilgisi ve yönetimine talip olmuşlardır.
Evet, bu yüklenilen görev; İnsani kuramsal ve kalıtımsal uyarılar ona karşı ilgi ve duyarlılığı olanlar ile ilgili olup, paydaş varlıklar bağlamında yaşam hakkının korunması gibi bir misyonun da güç kaynağını oluşturur.
Yoksa yaratılışsal seçkinliğin doğasında süregelen bu reaksiyonun, farkındalık oluşumu ve algı gelişiminin gerçekleşmediği bireylerin tatmin edilmesi, hakiki insanlara ait kıymet kazanımlarını, layık ve alıcı olmayanlar arasında üleştirmek gibi bir amacı yoktur.
Çünkü cehalet ve inatlı ayak direyişleri ilimsel kurallarda itibarsız olarak tanımlanmıştır. Ve bu ilgisizlik başkaldırışı, bilmek ve bilinmek denklemindeki üniversal teşekküle karşı sergilediği verimsizliği nedeni ile de değersizdir. Değersiz ve yozlaşmış şeylerle ilgilenmek, yanıt alınan çabalara oranla emek ve enerji kaybı olduğundan dikkate alınmaz.
Negatif anlamda kendi durum ve konumu benimsemiş ve bir hayat tarzı şeklinde kabul ederek özümsemiş ve de savunma mekanizması geliştirmiş insanların, iyi ve iyilik algısı ve farkındalık ölçüleri kendi alışkanlıklarına ait bağımlılıklarla oluşmuş rıza çeperi ile örülmüştür. Bu nedenle yanlarında hiç öneme sahip olmayacak, karşılık ve ilgi bulmayacak değer temelli olgu ve yöntemleri teklif etmek, amaçsal katkı stratejilerinde israf kabul edilir.
Çünkü muhatap tarafından iradi katılımcılığın sağlanamadığı hiçbir önermenin sonuca gitmesi mümkün olmadığı gibi, bu durum; var oluşa ait döngüsel iş planın işlevsel prensiplerine atanan;
- İhtiyaca bağlı uyumsal tedarik,
- İtirafa bağlı verimkâr özveri,
- Yönelimi karşılayan ilgililik ilkelerini harekete geçirici tepki meydana getirmediğinden kendi lehinde yatırım alamaz.
Evet, değerli şeyler, onların kıymetini anlayacak ve önemini takdir edebilecek ve emanet edilen sorumluluğu taşıyabilecek olanlara teslim edilir.
Bu noktada insana iki görev düşmektedir.
Söz konusu görevlerden birincisi, isteklilik ve girişim cesareti göstermek suretiyle, güvenli yüklenicilik liyakati kazanmak,
İkincisi ise, kendisine yönelip gelen bilgi ve deneyimlere karşı öğrenmeye açık , ilgi ve meraklılık bileşeninde anlayışa yönelik gelişebilen bir yeteneğe sahibi olmaktır.
Böylelikle insan kendini olumsuz etkileşim ve bilgisizlik sebebi ile tutsak olduğu bağımlılık ve de alışkanlıkların dolaylı ve gönüllü esaretinden kurtarabilir.
Bilinmelidir ki, istemli tutukluluk insanı tüketen en etkili mahkûmiyet türüdür. Nesnesel temas ve fiziki değinimde vazgeçemezlik, duyusal bağlamda ise aşırı tutkunluk durumudur.
Bu oluşum ilgi ve uğraşın bıraktığı izlerin derinliğine göre insanın his ve düşüncelerine işler ve ilişik unsurların tutunmasını güçlendirip etkinliklerini arttırır.
Böylelikle insanın karşısına çıkan ve gelen şeylerin ne olduğunu anlamasına yarayan öncül analiz yetisi, bazen ölçümlemedeki denge noktasını kaybederek, –ağıza alınan yiyeceğin özelliğini tatmak suretiyle ile tam değerlendirmeden mideye gönderilmesi gibi- bütüncül kabul yapar ve duyusal işletim sistemine ait istikrarın bozulmasına neden olur.
Ve buna bağlı olarak, yapısal nitelikleri ile insan varlığında işlevsel yükümlülük verilmiş olan hislerin sahip oldukları kabiliyetler görev terkiyle zaafa uğratılırsa, ciddi sermaye yitirimleri meydana getirir.
Ve bazen insanın kendi isteği ile girdiği bir yoldan, geri dönme arzusuna cevap vermesi gereken iradesi bu dejenerasyondan dolayı kontrolünden çıkar. Gitmek elinde olsa da dönmek elinde olmaz.
İnsani asli formundan uzaklaştıran bu etkileşimler ve etkileşime bağlı deformasyonlar, benimseme ve gönüllü kabul edilmişlik ile insanın dayanıklılığını kırarak donanımsal yapısını istilaya uğratır.
Olumsuz bir şeyi bulunduğu yerden uzaklaştırmakta en önemli engel –yukarıda söz edildiği gibi- ona karşı duyulan rıza hissidir. Bu his başta söylediğimiz kolay erişime ilişmiş, emek ve ciddiyet isteyen gerçeğe ulaşmanın önüne çekilmiş bir perde ve kısa ömürlü bir evreden ibarettir.
Evet, insanın yapısında hayali bir güçlülük iddiası olsa da hakikatinde; zaaf, zayıflık, güçsüzlük ve yoksunluk hâkimdir.
Ancak tüm kırılganlıkların onarımsal bir karşılığı ve besleyici kaynağı bulunmaktadır. Yani insan totalde kendi noksanlıklarını giderecek yönelim ve arayışlar ile varoluşsal yeteneklerini geliştirmek için dünyaya gönderilmiş bir seyyahtır.
Bu yaratılış plan ve proje ekseninden çıkmak, çatışmanın ortasına düşmek, her şeye karşı yabancı olmak, bir anlamda kaybolmak, karmaşık yollara girmek gibi kaotik bir atmosferde nefes almaya çalışmak demektir.
Çünkü tüm tasarım ve işleyişin yazılımı söz konusu dokuya tanımlanmıştır. Dolayısıyla yaşamın sistemli işletim gerçeği tarafından ret edilmemek için, varoluşsal konum tespiti ve uygulama gereklerinin yapılması -hayat kalitesi özelinde- önemli bir değere sahiptir.
“ Ve bu bağlamda her şey basit, sade, kolay, tümsel tekliğe sahip, anlaşılır ve kavrayışı geliştirilebilir ölçüdedir. Zorluklar tahripler sonrasında oluşur ve çok parçacılıklar kırılma ve yıpranma ile gerçekleşir. Bütünselliğin sahip olduğu bileşen kanıt anlamsallığı, dağılma ile hücresel tanımlama gerekliliğini mecbur kılar. Örnek puzzle oyunları …
Birçok aristokratik bireysellik türevi felsefe ve muharref dogmatik öğreti, ortaçağ anlatıları ve pozitivizm ışığını yitirmiş görüş ve iddialar, söz konusu tümsel dokunun bozulmasından meydana gelen zorlayıcı nedenden kaynaklanmaktadır.
Unutulmamalıdır ki, yapısal formu korumak, onarım süreçlerini uygulamaktan çok daha kolaydır.”
Evet, insanın güçlendirilmemiş doğal kırılgan yapısı ve desteklenmemiş yapısal dayanıksızlığı; popüler kültürün spekülatif üretimi ile meydana getirdiği öncül davetlerin ve bir çeşit mistik ve bilinmezlik ilginçliği ile şekillenmiş literatür içeren sıra dışı arzların talep oluşturan çekiciliğine direnemez.
Bununla birlikte öğreti ve eğitim ile bilinç değeri oluşmamış bir tercih yetisi ve sağduyu refleksi, dayatılan önermelere yönelik sağlama yapamayacağından, güdüsel karşılama doğal tepkimesi ile yapay iradeye sahip bir varlık iddiasını öne sürecektir. Böylelikle birçok yanlış, yanlı, kötü niyetli, sapkın, subliminal, doğrusallığı ölçümlenemeyen etkileşimlerin bağımlılık oluşturan baskısının altına girmiş olacaktır.
Söz konusu etki altına girmek durumu:
Bazen bir bakış,
Bazen bir nefes,
Bazen bir yudum,
Bazen bir lokma,
Bazen sadece bir dokunuş ile gerçekleşebilir. Çünkü insanda –eğer gerekli eğitim ve bilginlik birikimi oluşmaz ise – yapılan önermelere itaat karşılığı verecek, savunmasız yönelim ve uygulama eğilimi bulunmaktadır.
Oysa bu kadar olumsuz gelişmeyi ve sonucu, yanlış beslenme ile duyusal ölümü gerçekleşmemiş bir kalp ve ayrıştırıcı yapısallığı aktif olan bir akıl engelleyebilir.
Örneğin,
Sağlıklı bir kalp:
Kendisine uygun olmayan bir şeyi sıkıntı diliyle haber verir,
Zarar göreceği bir şeyden çekincesini yürek çarpıntısı şeklinde gösterir,
Değer eşiğine yakışmayan tüm sızma girişimlerine karşı güvensizlik hissi ile direnir,
Yapmacık ve ikiyüzlü yaklaşımlardan, tedirginlik duygusu ile uzaklaşır,
Aldatıcı girişimlerden doğması muhtemel hilelere yönelik bütün duyu sistemini telaşlı bir şekilde uyarır…
Yine sağlıklı bir kalp:
Samimiyeti hisseder,
Alçak gönüllülüğe karşı farkındalığı vardır,
Kötü amaca sahip olmayan tüm yönelişleri tatmin olmuş bir sezi ile kabul eder,
Kendinde yer bulan bir kalpte o da kendine bir yer bulur,
Güzel şeylerden sevinç ve esin duyar,
Anlamlı şeyler ile beslenir,
Hakikatin rengi ile renklenir,
Sonsuz olana ve sonsuzluğa yapılan davetlere iştiyakla yönelir.
Huzur iklimini doğası gereği bilir,
Çünkü oluşumu o mevsimin barındırdığı manevi elementeler ile gerçekleşmiştir.
Ve bilinçsel olgunluğa erişmiş bir akıl, aynı bedenin ruhsal içeriğinde bulunan manevi kalbi ve ona bağlı olan duyularını doğru tercihlerle sorumlu ve sorunlu yorgunluklardan kurtarabilir.
Evet, insanın zan kalıpları her şeyi göründüğü gibi değerlendirme eğilimindedir. Bu peşin ele alış ve sınıflandırma ile gerçekleşen duyusal ve de düşünsel istif, varoluşun gerçek prospektüsüne göre yapılmadığından yıkımlar ve bozulmalar oluşur. Zararlı organizmalar ürer ve tüm yapısal niteliği rahatsız eder.
Oysa hakikatin öz varlığında bir asliyet yitirimi olmaz. Tasarım zarfında olan değişim gerçeğin bilinmek bildirimleridir.
Yine hakikate ait hiçbir değer, zıddı olan değersizlikle yer değiştirmez.
Bu bağlamda olan tüm güzellikler, çirkinliğe dönüşmez.
Görüş açısına giren her şey, kendi anlamını ifade ettikten sonra başka bir hayat formuna geçer ve yerini yeni gelecek olan mana gezginlerine bırakıp gizlenir.
Bu nedenle her gerçekleşen ve durağanlık mazereti oluşturan olayların hakikatini anlamak için doğru iz sürülmesi gerekmektedir.
Ayrıca, her taraftan kuşatılmışlık kanısına varılan mevcut durumun sadece yılgınlık duygusundan güç aldığı bilinmelidir.
Bununla birlikte, zanların dışında var olan gerçek dünyanın, sanıların dayatma kanaatleriyle pekiştirmeye çalıştığı dünyadan daha geniş ve güzel olduğu düşünülmelidir.
Evet, esaret her koşulda kendisinden kurtulunması lazım gereken ve yaratışsal özgürlüğün kabul etmediği onursal bir karşı duruş durumdur.
Çünkü insan söz konusu tutukluluk halinin sona ermesi ile üzerinde taşıdığı niteliği yerli yerinde kullanabilecek düşünsel ve eylemsel sağlığa erişebilir. Ve böylelikle varoluş programına göre bir hayat yaşayabilir.
Doğru bakış acısana sahip, ilke, amaç ve hedef bağlamında alacağı aksiyon ile yaşamsal aidiyet duygusunu kendinde pekiştirebilir.
Basit arzu ve isteklere boyun eğmemek ile gerçek gereksinimlerin verimlilik döngüsüne ulaşabilir.
Ve hakiki insan olabilmek tüm özellik bileşenlerinin uyumlu aktivasyonu ile mümkündür.
Evet, insan ömrü gayet sınırlı iki zaman aralığında yaşanır.
Ve insanın yetkinlik dairesinden geçen yıllara ait yaşanmışlıkların hatırası dışında hiç bir şey kalmaz.
Ve mizaç ve eğilimlerle deneyimlenen her şey insanın dünyasında bir izlek bırakır.
Ve yaşamdan arta kalan birikimler sonucun niteliğin belirleyen verilere sahiptir.
Bu bağlamda insan her şeyin en doğrusunu yaşama ve en güzelini tercih etmeye karşı yaratışı itibariyle sorumludur.
Özetle:
İnsan gerek harici gerekse içsel faktörlerin etkinliğine göre çeşitli bağlılık ve bağımlılıklar yaşar. Söz konusu bağlılık ve bağımlılıkların pozitif olanları, yaşam kaynağı ve bir tutunma anlam gereğini sağladığı gibi, negatif olanlar ile ortaya çıkan düşkünlükler ise, bir pasiflik ve tutukluluk hali meydana getirirler.
Her iki koşulda da aktif ve sorumlu olan, kullanma şekline göre çıktı veren insanın aklıdır. Dolayısıyla gerek mahkûmiyet gerek özgürlük gibi sonuçlar genel itibariyle iradidir. İstemsiz gerçekleşen tüm etkin olaylar ise, içinde insanın bir görevi veya hayat dersi bulunan GEÇİCİ hadise türlerindendir.
Bu nedenle insan öncelikli olarak gönüllü tutukluluğu devam ettiren peşin hazlar ve alışkanlıklara ait öncül tercih sebeplerine yönelik eğilimlerin esaretinden kurtulmalıdır. Böylelikle içsel ve iradi özgürlüğünü kazanmış bir birey dış etmenlerin baskısını kolaylıkla kırabilir.
Evet, insan kendi kendine gerçekleştirdiği gönüllü gözaltı sürecini, fayda- zarar, verimlilik -akamet, üretim-tüketim gibi artı eksi değerlendirmelerle akılcıl karşılaştırmalar yaparak sonlandırmalıdır.
Hayatın hakikati, yaşamın içerdiği konjonktür, kazanım ve kayıplara yönelik bilgi ve bilinç sahip olmak yolunda sergilenecek efor, insanı kendi hakikatine eriştirecek enerji ve sinerjiye sahiptir.
İnsanın için yaşam hareket planında en değerli olgu, varoluş hedefi ve sonuçları uğruna vereceği amaçsal bedellerdir.
Voluntary Captivity
Valuable things are not readily available.
Easy access is like a priori traps of consciousness testing one’s level of willingness in front of a hidden treasure.
The narratives of life and the advice handed down from century to century are all about the right way to perform the preferential action when necessary.
The obligation-conscious dutiful transmissions inherent in wisdom and experience are meant to preserve the knowledge, wisdom, reason and accurate transmission character of the homogeneous interaction in the human context.
And the accumulated knowledge, which has been taken for granted through experience and grasped through living, sometimes has the characteristic of being shared for emotional reasons such as compassion.
Because real people who live life with sensitivity and altruism have the virtue of wanting others not to be harmed by what they have been harmed by, and others to benefit from what they have benefited from.
And the multifaceted cooperation between all living and non-living beings is a natural inclination of the nature of existence.
At the same time, some of the philosophical admonitions of rationality and universal peace are motivated by respect for the very existence of life. And it manifests itself as a reaction of consciousness in which the rights of the inhabitants of the common life are also respected.
The systemic goal here is to observe the rights of one’s own existence and to feel the responsibility of the beings whose knowledge one has access to. For this reason, the true heirs and owners of knowledge and science have aspired to the knowledge and management of the accumulation and development processes for the sanctity of the existence and afterlife.
Yes, this undertaken task is related to those who have interest and sensitivity towards human theoretical and hereditary warnings, and constitutes the source of power for a mission such as the protection of the right to life in the context of shared beings.
Otherwise, this reaction, which is inherent in the nature of elitism due to creation, has no purpose such as satisfying individuals who have not developed awareness and perception, and dividing the gains of value belonging to real people between the worthy and the unworthy.
Because ignorance and stubborn insistence are defined as disreputable in scientific rules. And this rebellion of indifference is also worthless because of its inefficiency against the universal formation in the equation of knowing and being known. Dealing with things that are worthless and corrupt is disregarded as a waste of effort and energy compared to the efforts that are responded to.
People who have adopted their own situation and position in a negative sense, and have assimilated it by accepting it as a way of life, and who have developed defense mechanisms, have their perception of goodness and goodness and their measure of awareness woven with the wall of consent formed by the addictions of their own habits. For this reason, offering value-based phenomena and methods that will not be of any importance to them and will not find reciprocity and interest is considered a waste in their goal and contribution strategies.
This is because no proposition without voluntary participation by the interlocutor is likely to be realized, and this situation is assigned to the functional principles of the cyclical business plan of existence;
– Adaptive supply based on need,
– Productive self-sacrifice linked to confession,
– It cannot receive investment in its favor because it does not generate a reaction that mobilizes the principles of interest that meet the orientation.
Yes, valuable things are entrusted to those who can understand their value and appreciate their importance, and who can bear the responsibility entrusted to them.
At this point, human beings have two duties.
The first is to earn the merit of safe contracting by showing willingness and entrepreneurial courage,
The second is to have the ability to be open to learning and to develop a component of interest and curiosity towards understanding the information and experiences that come to him/her.
In this way, one can free oneself from the indirect and voluntary captivity of addictions and habits, in which one is held captive by negative interactions and ignorance.
It should be known that voluntary imprisonment is the most effective type of imprisonment that consumes human beings. It is a state of indispensability in objectual contact and physical touch, and a state of excessive passion in the sensory context.
Depending on the depth of the traces left by the interest and endeavor, this formation penetrates into the feelings and thoughts of the human being and strengthens the attachment of the related elements and increases their effectiveness.
In this way, the faculty of a priori analysis, which helps the human being to understand what comes and goes, sometimes loses its balance point in measurement and makes a holistic acceptance – as when food is sent to the stomach without fully evaluating its properties by tasting it – and causes the stability of the sensory operating system to be disrupted.
And accordingly, if the capabilities of the senses, which have been given a functional obligation in human existence with their structural qualities, are weakened by dereliction of duty, serious capital losses occur.
And sometimes the will of the human being, which is supposed to respond to the desire to return from a path that he or she voluntarily entered, gets out of control due to this degeneration. It is in one’s power to leave, but not in one’s power to return.
These interactions and interaction-related deformations, which take the human away from its original form, break the resilience of the human being through adoption and voluntary acceptance, and invade its hardware structure.
The most important obstacle in removing something negative from its place is – as mentioned above – the feeling of consent towards it. This feeling is just a curtain and a short-lived phase attached to the easy access we mentioned at the beginning, a curtain drawn in front of reaching the truth that requires labor and seriousness.
Yes, although there is an imaginary claim of strength in human nature, in reality; weakness, vulnerability, powerlessness and deprivation are dominant.
However, all vulnerabilities have a source of repair and nourishment. In other words, man is a traveler sent to the world to develop his existential abilities through orientations and quests that will eliminate his own shortcomings.
To get off the axis of this creation plan and project means to fall into the middle of conflict, to become a stranger to everything, to get lost in a sense, to try to breathe in a chaotic atmosphere such as taking complex paths.
Because the software of all design and functioning is defined in the tissue in question. Therefore, in order not to be rejected by the systematic operating reality of life, determining the existential position and making the application requirements – in terms of the quality of life – has an important value.
“And in this context, everything is simple, plain, easy, holistically unified, understandable and comprehensible. Difficulties arise through destruction and fragmentation through breakage and wear and tear. The component proof meaning of holism compels the necessity of cellular identification with disintegration. Example puzzle games …
Many aristocratic individualism-derived philosophies and distorted dogmatic doctrines, medieval narratives and positivism, and views and assertions that have lost the light of day, stem from the compelling cause of the breakdown of this holistic fabric.
It should not be forgotten that it is much easier to preserve structural form than to apply repair processes.”
Yes, the unreinforced natural fragility and unsupported structural vulnerability of human beings cannot resist the demand-generating appeal of the premise invitations generated by the speculative production of popular culture and the extraordinary offerings of literature shaped by a kind of mystical and unknowable intrigue.
However, since a preference faculty and common sense reflex that has not been formed in consciousness through teaching and education will not be able to provide for the imposed propositions, it will assert the claim of a being with an artificial will through the natural reaction of impulse-driven response. In this way, it will fall under the addictive pressure of many false, biased, malicious, deviant, subliminal, unmeasurable interactions.
The state of being under the influence in question:
Sometimes a glance,
Sometimes a breath,
Sometimes a sip,
Sometimes a bite,
Sometimes it can happen with just a touch. Because human beings – if they do not have the necessary education and accumulation of knowledge – have a defenseless tendency of orientation and practice that will respond in obedience to the propositions made.
However, such a negative development and outcome can be prevented by a heart that has not been sensory-deadened by malnutrition and a mind with an active discriminative structure.
For example,
A healthy heart:
It signals with the language of distress something that is inconvenient for it,
He shows his fear of something that could harm him in the form of heart palpitations,
It resists with a sense of insecurity all infiltration attempts that are not worthy of its value threshold,
It distances itself from artificial and hypocritical approaches with a sense of uneasiness,
It alarmingly alerts the entire sensory system to possible deceptive attempts to deceive.
A healthy heart again:
It feels sincerity,
It has an awareness of humility,
It accepts with a satisfied intuition all orientations that have no evil purpose,
In a heart that finds a place for itself, it finds a place for itself,
He finds joy and inspiration in good things,
It feeds on meaningful things,
It is colored with the color of truth,
It eagerly gravitates towards the infinite and the invitations to eternity.
It knows the climate of peace by nature,
Because its formation has been realized with the spiritual elements contained in that season.
And a mind that has reached the maturity of consciousness can save the spiritual heart and the senses connected to it, which are in the spiritual content of the same body, from responsible and problematic fatigue with the right choices.
Yes, the human mind tends to take everything at face value. Since the sensory and intellectual hoarding that takes place with this preconceived notion and categorization is not done according to the real prospectus of existence, destruction and deterioration occur. Harmful organisms breed and disturb the entire structural quality.
However, there is no loss of quality in the essential being of truth. The change that takes place in the design envelope is the truth’s declarations to be known.
Again, no value belonging to the truth is replaced by its opposite, worthlessness.
All beauty in this context does not turn into ugliness.
Everything that enters the field of vision, after expressing its own meaning, passes into another form of life and hides, leaving its place to the new travelers of meaning that will come.
Therefore, to understand the truth of every event that takes place and creates an excuse for stagnation, it is necessary to follow the right trail.
It should also be recognized that the current situation, which is perceived as being surrounded from all sides, is only powered by a sense of frustration.
However, the real world that exists outside of delusions should be considered more expansive and beautiful than the world that delusions try to reinforce with their imposed convictions.
Yes, captivity is a condition of honorable opposition that must be gotten rid of under all circumstances and that freedom based on creation does not accept.
This is because with the end of this state of imprisonment, human beings can attain the intellectual and practical health to make proper use of the qualities they carry. And thus he can live a life according to the program of his existence.
With the right perspective, with the action to be taken in the context of principle, purpose and goal, it can reinforce the sense of vital belonging in itself.
By not giving in to simple desires and wishes, they can reach the efficiency cycle of real needs.
And to be truly human is possible through the harmonious activation of all the components of characteristics.
Yes, human life is lived in two very limited periods of time.
And nothing remains in the circle of human competence except the memory of the experiences of the past years.
And everything experienced through temperament and disposition leaves a mark on the human world.
And the accumulations left over from life have data that determine the quality of the outcome.
In this context, human beings are responsible for living the best of everything and preferring the most beautiful.
To summarize:
Human beings experience various commitments and dependencies according to the effectiveness of both external and internal factors. Positive attachments and dependencies provide a source of life and the need for a sense of attachment, while negative attachments and dependencies create a state of passivity and imprisonment.
In both conditions, it is the human intellect that is active and responsible, and that gives output according to the way it is used. Therefore, outcomes such as condemnation and freedom are generally voluntary. All involuntary active events, on the other hand, are a type of TEMPORARY event in which man has a task or life lesson.
Therefore, man must first of all be freed from the bondage of the tendencies towards the a priori reasons for preference belonging to the prior pleasures and habits that perpetuate voluntary imprisonment. In this way, an individual who has gained inner and voluntary freedom can easily break the pressure of external factors.
Yes, human beings should end the process of voluntary detention by making rational comparisons by evaluating the pros and cons such as benefit and loss, efficiency and productivity, production and consumption.
The truth of life, the conjuncture of life, the knowledge and awareness of gains and losses have the energy and synergy to help people reach their own truth.
The most valuable fact for human beings in the plan of action of life is the goal of existence and the purposeful costs they will pay for the sake of its results.
Murat Safitürk
