Terbiye kelime anlamı itibariyle, belirli aşamalara tabi olarak eğitilerek olgunlaşma, kendine karşı etkin kontrol yetisi kazanma, doğru çizgi üzerinde yürüme ve kalma becerisine sahip olma, ahlaki ilkelere bağlılık, görgülülük ve yetişmişlik gibi kavramları ifade etmektedir.
Bu kavramlar yüklendiği manalar ile insan yapı bütünselliği ve hayat denklemi bağlamında tüm yaşamı kuşatan bir niteliktedir.
Ve insan tanımlanmış mükemmellik ölçülerine ve yine tanımlanmış eksiklik seviyesine, terbiye olgusu ile ilişkisine bağlı olarak çıkabilir ve düşebilir.
Ve yine bir insan için en zor gelişim süreci, terbiyeye bağlı kademelerden oluşur.
Çocukluk dönemi bir nevi didaktik öğretiler ve ruhsal saflıkla karşılandığından pozitif ve bilinçlilik anlamda zor geçmez.
Ancak kişinin kendini fark etmesi, aklı ile tanışması, seçenekler ile muhatap olması ve tercih hakkının bulunduğunu idrak etmesi ile birlikte, çocuklukta olan kabul eğilimleri, ret içerikli direniş ve yargısal öngörülerle çatışmaya döner.
Böylelikle:
- Tepkisel nedensellik sorgulamaları,
- Eleştirel konfor koruma yaklaşımları,
- Amaçsızlıktan doğan uyuşukluk,
- Öncül haz isteklilik ve alışkanlıkların inatçı tutumları,
- Kontrolsüz hislerin düşünceyi baskılayan taşkınlığı,
- Ve yönetimsel istencin deformasyonu ile ortaya çıkan iradi kırılganlıklar alan hâkimiyetini ele geçirir.
Ve aslında ruhsal gelişimin başlangıç noktası burasıdır.
Söz konusu başlangıç noktasının sağlaması üç şekilde yapılabilir.
- İnsan doğasında olan düşünsel ve duygusal donanım itibariyle saygın bir yaratılıştadır.
- Durağan olmayan bu yapı çok yönlü heyecan, istemli ve istemsiz hareketliliğe sahiptir.
- Seçkin varoluş niteliği, gelişimi ve tutunma prensiplerinin aktivasyon işlevselliği ile korunabilir.
Dolayısıyla yukarıda söz edilen negatif konumlama insan doğası gereği kabul edilemez. Ve bu nedenle yapısal yetkinlik durumsal değişimi gerekli kılar.
Örneğin,
Tepkisel nedensellik sorgulamalarını, öğrenim eğilimi ve bilgi edinim yönünde revize ederek, nedenlerin oluşum gerçeğini belleten bir araca çevirebilir.
İkinci olarak, eleştirel konfor koruma yaklaşımlarını, hedef oluşum planında bozarak, hakiki rahatlığın; bilgin eylemselliğin kazanımsal geri dönüşümü ile elde edileceği vizyonu ile değiştirebilir.
Üçüncü olarak, amaçsızlıktan doğan uyuşukluğu, gaye ve hedef eşim bütünselliğinde bir istekliliğe yönlendirebilir.
Dördüncü olarak, öncül haz isteklilik ve alışkanlıkların inatçı tutumları, bağımlılık oluşturan unsurların mahiyet analizi ve sonuçların tahlili ile değişebilir. İnsan yaşanmışlık izlerinin hayata olan etkisi bu verilerin argümanları ile sağlanır. Geçici ve buna bağlı kayıpların ve ilgili etmenin bıraktığı duygusal tortu, törpüleyici mentorluk ve yönlendirici rehberlik yapabilir.
Beşinci olarak, kontrolsüz hislerin düşünceyi baskılayan taşkınlığı, dördüncü metinde belirtilen çıktı analizleri ve etmenlerin bıraktığı iz tahlilleri sonucu ortaya çıkacak, duyusal yenilgi tepkimelerinin oluşturacağı deneyimsel edinim engellemeleri ile önlenebilir.
Altıncı olarak, yukarıda belirtilen tepki, eleştiri, amaçsızlık, bağımlılıklar ve baskın hisler ile meydana gelen iradi kırılganlıklar, yine aynı başlıklarda belirtilen faaliyetlerin yapılması ile güçlenebilir.
Unutulmamalıdır ki, somut çıktısı olmayan hiçbir özellik ve hareketlilikten beslenmeyen hiçbir nitelik iradi erki temin ve tesis edemez. Ve sağlam bir irade, ancak niyet ve düşüncenin birleşmiş fiilleri ile oluşabilir.
Görüldüğü üzere insanın doğasına ait özellikler sabit ve akışmaz değildir. Sahip olunan duyu ve kabiliyetlere karşı gerekli ve tabiatına uygun görevler gerçekleştirilmez ise, söz konusu his ve yeteneklere ait olan sistemin gelir- gider dengesizliği sebebi ile çöküşü gerçekleşmiş demektir.
Evet, İnsan kendi ruh ve beden terbiyesi bağlamında, eksiklerini görme, noksanını tamamlama, öğrenme ve bilgi edinimine açık olma, kültürel ve yaşam felsefesi açısından bilgelik yolunda ilerleme, hakikat ilmine erişme, ilgi alanına giren şeylerin özünü bulma, bireysel olgunluk ve çevresel davranış bilinci geliştirme gibi faktörlerin uygulama ve sonuç etkinliğini kazanmalıdır.
Bunun için ise kendine karşı dürüst olmakla yola çıkarak sorumlu kılındığı gerçeklik yolunda yürümelidir.
Söz konusu yolculukta neye ihtiyacı olduğunu tespit etmeli, haklarında bilgi sahibi olmalı ve de gereksinimlerini tedarik etmelidir.
Olmadığı gibi görünmek yüzleşmelerde utanç vericidir. Bilmediğini bilmek ve öğrenmek için çabalamak tevazu ve erdemliliktir.
İnsanı sevimli kılan ve başkaları tarafından benimsenmesini sağlayan en önemli davranış biçimi, kendini beğendirmeye ve kabul ettirmeye çalışmamasıdır.
Tüm doğal ve olumlu karşılık bulma süreçleri beklentisiz gerçekleşir. Ve evrensel döngü her şeyi içine alan kapsamlı bütünselliği ile şuur bağlamında görev, sonuç bağlamında plansızlık üzerine yapılandırılmıştır.
Evet, insan kendi fiziki yapısı dâhil, duyu ve düşünceleri üzerinde gerçekleşen terbiye oranında yükselir ve bir değer kazanır.
Duruluk ve yapay şahsiyetten arınmış kişiliğe ait mükemmelliğe erişim iyi çalışılmış ruh işçiliği ile ilintilidir.
Bu işçilik sayesinde insan kendine ağırlık veren şeylerinden kurtulmanın gerekliliğe inanabilir.
Ve arınma denilen, itiraflar, vaz geçiş ve dur deyişlerle yapılan içsel temizlik, gidenlerin yerine yeni gelecek olanlara bir yer açma niyet ve fiil çalışması bu ince işçilik sayesinde gerçekleşir.
Bilinç yine bu ruh içliği ile düşünce zaafı ve fikri paslarından kurtulabilir.
Ve yine insan her şeyin güzel tarafını görebilme ve en güzel olana talip olabilme olgunluğuna, kendini işlenmeye açmakla sahip olabilir.
Kurgu desenli hayal perdesi insanın gerçeklik algısını alışkanlıklara ait illüzyonlar ile oyalayabilen bir motife sahiptir.
İnsan ise sonlu ve sonsuz hayatının hakikatini görme ve bulma zorunluluğu ile bu perdeyi aralamaya mecburdur.
Çünkü insanın kendini kendince gerekçeler ile bir düşünce direğine bağlaması nedeniyle, hayat tüm kuşattıkları ile birlikte değişim, dönüşüm, başkalaşma, yenilenme unsurları ile birlikte durmaz, yaşam içine işlediği tüm olguları aktivite eder ve hareketlilikten edindiği varoluş değerine yönelik işlevselliğini kaybetmez, evrene ait sistemsel bütünselliğin ritmik dengesini sağlayan rotasyonlar hızını kesmez.
Bu bağlamda insan yaşam kaynağını canlı tutmayarak, kendine yönelik sorumluluklarından kaçınarak oluşmuş atıl kütlesi ile dirlikten dışlanmamak için, aidiyet bilinci ve uyumlu davranış şuuru ile söz konusu hayatsal ahengin içinde yer almalıdır.
Murat Safitürk