Danışılma maksadı ile inanca dair başlığı ile belirlenen İnanç konusu : dine ait meselelerin ayrıntı ve uygulama kuralları genelinden çok, inanç sahiplerinin inançlarına yönelik yaşadıkları;
Şüphe, çelişki, yeterli gelmeyen cevaplar , sormaktan çekinilen sorular, Tanrıya yönelik sorgulamalar, duyusal baskı, özümseyememe, sıkıntı , mutsuzluk ve değersizlik düşüncesi gibi içeriklere sahiptir.
Din/ler orjinal kaynağından uzaklaşan beşeri yorum ve müdahaleler nedeniyle; önerme, öneri, davet, vaat, teklif, amaç ve hedeflerin algılanması ilişiğinde çekinceli durumlar meydana getirilmiştir. Türeyen çatışmalar yine insan değerlendirme ve müdahalesi ile süregelmektedir.
İnanç , iddia ve delil bileşenlerine göre Tanrı bir ikilem içinde değildir.
Peki o zaman insan/ları girift yanılgı/lar içine sokarak , ayrıştırma ve seçenekte bulunma yeteneğini körelten , kaotik varsayımlar ve mistik oligarşi içinde tutan sebepler nelerdir?
Kapsamı geniş çeşitliliklerin neden meydana geldiği , bütünleştirici ilkeselliğin görüş açısı , sistemin işleyiş ve işletim mantığını kavrama gibi düzenleyici seperatör fikirleri nasıl elde edilebilir ?
Ben kimim?
Nereden geliyorum?
Nereye gidiyorum?
Burada bir görevim mi var?
Neden buradayım ?
Ve Neden? ..gibi sorular ise varoluşun kendine ait zorlu sorulardandır.
Evet, gerçeği aramak insan doğasının işlevsel bir niteliğidir. Ve doğru bilgiye erişim , hakikatin en yalın bir şekilde görülmesini ve bilinçle kabul edilmesini sağladığı gibi , gerçeklik barındırmayan şeyleri ise ilgi ve etki alanından uzaklaştırmaya yarar.
Murat Safitürk