İnsanın fiziki yapısı ve duyusal dünyasının en yoğun etkileşim içinde olduğu ilişki türü kadın ve erkek arasında olanıdır.
Erken dönemlerde başlayan bu süreç, niteliğine bağlı olarak sonsuz devam edebilen bir özelliğe sahiptir.
Her şeyde olduğu gibi, kadın ve erkek arasındaki ilişkinin kalitesini belirleyen özellikler, ilişkinin kuruluş nedenidir.
Karşı cins olmaktan gelen bir çekimle başlayan ilişki, eğer duygu anlamında bir derinlik kazanamaz ise fizyolojik sağlığa bağlı bir şekilde devam eder. Fiziksel denge bozulduğu zaman ise kısa bir ömre sahip olan birliktelik bütün tutunma nedenlerini ortadan kaldırır.
Maddi ve buna bağlı manevi çıkar temelli gerçekleştiren bir ilişki ise, maddenin yapısında olan iki yüzlülük deformasyonu ile oksitlenen içsellik çürür ve yok olur.
Görenek ve geleneksellik akımına bağlı gelişen ilişki, dış etkenlere çok açıktır. Başkaları için yaşamak esaslı bu yapı kendi döngüsünü kuramaz. Böylelikle bireyler arasında mizaç uyumu gerçekleşmez. Çünkü ilgi merkezi değişkendir. Ortak düşüncenin kazanımsal katkı değeri oluşmaz ve sürekli belirsizlik ve kaos ortamının hakimiyeti söz konusudur.
Flört ilişkileri ise; iki taraflı bir tüketimin nedenidir. Genel itibariyle bireyler birbirinin, gerçek birlikte ortaya çıkan zaaf noktalarını görmezler. Aslında açık gibi görünen her şeyin arkasında bir muamma beslenir. Evliliğe bağlı süreçte kendini gösterecek ve aşamalı şekilde ortaya çıkışı nedeniyle baskılanması kolay birçok davranış durumu, flörtte görünmediğinden birden ve toplam bir kütle şeklinde algılanarak, dayanma noktasını tahrip eder.
Yukarıda çok çok kısa değindiğimiz başlıkların açılımlarını bugün sosyal hayatta ki karşılıkları çok açık şekilde görünmektedir. Aile kurumunun yıpranması, buna bağlı olarak birliktelik dokusunun bozulması, huzursuzluklar, endişeler, çekinceler, güvensizlik ve ardı sırası kesilmeyen yıkımlar ve tüm toplum yapısını etkileyen sonuçlar istatistiksel olarak da bellidir.
Özetle kadın ve erkek doğasına ait vicdani nitelik bilinemediği ve bu niteliğe uygun bir duruş sergilenmediği takdirde, farklı ve geçici tatminlerin ardından gidilmesi kaçınılmazdır. Geçiciliğinden de anlaşılacağı gibi, tatmin türü ne olursa olsun geçecektir. Bu nedenle gelişen kayıpların oluşturduğu üzüntüler de başka tatminlerin düşkünlüğüne neden olacaktır.
Sadakatsizlik,
Şüphe,
Mutsuzluk,
Yetinememek,
Şikâyet,
Arayışlar gibi birçok olumsuz düşünce ve davranışlarla oluşan erozyonlar, ezici ağırlıkları gönüller üzerine bırakacaktır.
Ancak yolun başında belirlenen ve kişilerin düşünce dünyalarına tanımlanan yaratılış kodlarına uygun tercihlerde bulunmak sağlıklı ilişkinin gerekleri olan, şefkat, saygı gibi kökler üzerinde, sevgi, ilgi sadakat meyvelerini verecektir.
Evet,
Kadın ve erkek arasında gelişen ilişkilerin çok yönü detayları bulunmaktadır. İlişkinin türü, birlikteliğin geleceğini de belirleyen bir göstergedir.
Örneğin;
• Alışıla gelmiş beraberlik arayışları,
• Yeni bir hayat başlangıç düşüncesi,
• Anatomik ihtiyaçlar,
• Duyusal tatmin,
• Aile kurma isteği,
• Özen kaynaklı etkileşim ve geleneksel nedenler gibi hususlar genel anlamda ilişkinin yapısını ve seyrini oluşturur.
Tür ne olursa olsun, hayatın getirdikleri ile yaşanan deneyimler gelişme sürecini birçok değişik forma sokabilir.
Geleneksel nedenlerle başlayan ilişkiler sağlık bir zeminde uzun yıllar devam edebilir. Yine aynı sebeple başlayan bir ilişki uyum problemi ile çok kısa bir yolculuk da yapabilir.
Bununla birlikte hiçbir bilinç barındırmayan ilişkiler, kişilerin gelişen düşünce yapısı ile şuurlu birlikteliklere dönebilirler.
Yaratılış özelliği itibariyle aranan uyumun denkliği ile bu isteklilik bir mutluluk mükafatı ile karşılaşabilir.
Yine anatomik ihtiyaçlar sebebi oluşan beraberlikler, duyusal tatmin beklentisini de karşılayabilir.
Görüldüğü üzere ihtimaller çok seçenekli bir şekilde, olabilirler üzerine çokça sözler bırakabilir.
Özen kaynaklı başlayan bir ilişki, özenilecek olmaktan çıkabilir. Alışıla gelen bir düzenin işleyişi ile başlayan ilişkiler üzüntü ile sonuçlanabilir.
Ancak ihtimaller hiçbir zaman aslında olması gerekenlerin yerine değerlendirilemez. İhtimaller bağlamında değerlendirme yapılarak başlanan ilişkiler genel itibariyle, hayal edilen mucize beklentilerine dönüşür.
Çünkü esas olan, ilişki basamaklarını çıkarken adımların hangi niyetle atıldığıdır. Niyet süreci mayalayacak olan bir özdür.
Eğer niyet oluşumu, ilişki hakikatine uygun düşmediğinde ortaya çıkan sonuçlar, şans beklentilerinin tersine çıkacaktır.
Gerekli ilişki bileşenlerinin dengeli olmasına bağlı olarak gelişen birlikteliklerde sorunlar olsa da, kök nedenin sağlamlığı nedeniyle geri dönebilmek mümkündür.
Genel hatları ile değindiğimiz konuyu özetle değerlendirirsek:
1- Hiçbir ilişkinin başlangıcında şans faktörü bir değer oluşturmaz.
2- İlişki türünün niteliğinin akılcı olması ve nedenin insani prensipler ve ahlaki ölçüler barındırması birçok gereksinimi karşılayacağı unutulmamalıdır.
3- Geçici özelliği olan ve görünüş değerlerine sahip ilişkiler kurulmamalıdır.
4- İçinde edebi disiplin olmayan hiçbir yönlendirme yörüngesine girilmemelidir.
5- Duyusal zarar görecek yakınlıklardan uzak kalınmalıdır.
6- Fiziksel beklentiler özelliği itibariyle, çekiciliğini çabuk kaybettiğinden önemsenmemelidir.
7- Özenerek, kendinde olmayan, başkalarına ait duygularla yola çıkarak hayal kırıklığı yaşamamalıdır.
8- Akıl, kalp ve ruhu etkileyerek insani kaliteyi bozacak ilişkiye izin verilmemelidir.
Şu soruları cevaplamak ilişkilerin başlangıç noktasında sağlam zemini oluşturacaktır:
1- Birlikteliği neden istiyorum?
2- Bu ilişkiye neden ihtiyaç duyuyorum?
3- Beraberlikten ne kazanırım ve neler kaybedebilirim?
4- Olası sonuçları ne olur?
5- İlişkinin getireceği muhtemel sorunlarla baş edebilir miyim?
Diğer bir açıdan:
1- Sağlıklı bir ilişki için nelere ihtiyacım var?
2- İlişkinin sonucunda ne olmalıdır?
3- Konuyla ilgili başkalarından görüş almalı mıyım?
4- Olası riskleri nasıl minimuma indirebilirim?
5- Bu süreci olumsuz etkilerden nasıl tutabilirim?
Evet, tercihler ve başta yapılması gerekenler şeylerin acelecilikle ötelenmesi, ilişkiden beklenilen mutluluk sonucu yerine bir sorunlar yumağı ile uğraşmayı zorunlu kılacaktır.
Murat Safitürk