Cinsellik tüm canlı türünün yaratışında olan bir fıtrat kanunudur.
İnsan doğasında olan ve yönetimi insan iradesine bırakılmış özelliklerdendir.
İnsanın yapısal niteliğine bu kodlamanın yapılmasının ana nedeni, yine tüm canlılarda olduğu gibi tür ‘ün devamı ile ilgilidir.
Bu işlevselliği etkin duruma gelmesi için, programın içinde haz yazılımı bulunmaktadır.
Bu duygunun var ediliş niteliğinde kullanılması bir nimet olmakla birlikte, denge noktasını yitirmesi ile yaşamsal bir tercih şeklinde algılanıp peşinden gidilmesi ise bir nevi insani değer kaybı anlamına gelmektedir.
Cinselliğin karakter oluşumuna olan olumsuz katkılarının başında, istekliliği amacının dışına taşıyan harici etkenlerdir. Bu etkenler birçok yönden etkileşim oluşturarak zihni kirlenmeye neden olmakla birlikte, insanın mana yaşamını desteklemek için var edilmiş hayal özelliğinin yanlış kullanımı ile kalbi bozulmayı netice verecek bir yıpranma söz konusu olmaktadır.
Plan harici uygulamaya tabi tutulan cinsellik, meşru niteliğini kaybettiğinden, yine aynı alanda birçok fizyolojik ve psikolojik sorunu beraberinde getirmektedir.
Görüldüğü üzere konumunu kaybetmiş her özellik, niteliğini yitirmekte olup, fayda temin etmek yerine zarar verebilmektedir.
İnsanlığın bedensel bir özelliği olmakla birlikte görevi hilkatçe tanımlanmış bu yapının, aklın, kalbin, ruhun ve birçok manevi hissin üzerine baskı kuracak derecede ilgiyle karşılanması, meşru zeminini yitirmesi, tüm dünyayı etkileyen beşerî bir kalitesizliğe neden olmaktadır. Adeta koskoca bir alem olan insanı bir zevk dürtüsünün içine haps etmek gibi basit ve sorunlu bir durumdur.
Konumuz ve işlevsel planımız içerisinde bu konuya temel mantık esası ile değinmemizin nedeni;
Yaşam kalitesinde yeri ile nitelik ve niceliğine bir not düşmekti.
Çünkü bu duygu tüm ilişki süreçlerinde baskın olan ve tercihleri etkileyen ve denge noktasının yitirilmesi ile ortaya çıkan değer kaybına bağlı olarak, insan psikolojisi üzerinde ve manevi yapısında erozyonlara sebep olmaktadır.
Meşru ölçeğe bağlı kalan yapının, fıtrat özelinde varlığı ise gerçek değerinin olumlu özelliği ile hem bireysel hem ailevi koruyucu niteliği bir gerçektir.
Özetle bu fıtrat özelliği konumunda tutularak, bu çerçevedeki durumu ile yetinilerek, bir yaşam gayesi, erişilmesi için her yolun denendiği bir hayat tarzı şekline taşınılmamalı, hiçbir ilişki bu referansla kurulmamalıdır.
Bununla birlikte insan hata yapabilir, yanlış tercihler yapabilir bir varlıktır.
Arınma süreçleri içtenlikle ve geri dönüş yolları kararlılıkla kapatılmış bir şekilde ele alınarak, duyguları gerçek hayat seviyesine taşımak konusunda İnsan yükümlüdür.
Murat Safitürk