Felsefe bir şeyin hakikatini ,onun üzerinde görmek ve değişime uğratmadan göstermektir.
Felsefe, kavram türetmek, isim takmak , bilgisine erişilemeyen şeylere karşı teorik önermelerde bulunmak değildir.
Felsefe anlam derinliği içinde olan gerçekliği; mantık ve duygu uyumu içerisinde delilleri ile birlikte ortaya çıkarmaktır.
Olasılıklara bağlı, hiçbir delilden güç almayan , dayanaksız iddialarla savunulan tezler felsefe değil, dedikodudur.
Felsefe soyut ve somut nitelikleri sahip olduğu değerlerle şüpheye yer bırakmayacak bir şekilde idrakin önünü koymaktır.
Kendiyle çelişen ve zaman içinde ikileme düşen , sürekli irtifa kaybeden fikir ve önermeler zihinsel düşkünlük ürünüdür.
Felsefe , eşyanın var oluşu, insanın evrenle buluşması, doğum yaşam ve ölüm gerçeği hakkında; bir temel üzerinde gelişen ve yükselerek büyüyen ölçülebilir değerler yapısıdır.
Felsefe toplumdan ayrışmış , belirli bir sınıf arasında kalmış bir şekilde yapılanırsa; hiçbir olgu, birey , toplum ve kuruma fayda temin edemeyen bir safsatadır.
Doğru bilginin doğasında akıl ve kalp birlikteliğini sağlayan bir simya vardır. Bu bağlamda felsefe birikim ve kazanımları koruyup, besleyerek ; hazır ve gelecek zaman yolcularına güvenilir kaynak oluşturan bir bilgelik hazinesidir.
Bir biri ile çelişen , bileşen değerleri olmayan , çatışmayı uzlaşıdan daha fazla benimseyen kazanımlar kargaşa ile beslenen karanlık düşüncelerdir. Bu düşüncelerden ancak yarasa tabiatlı kişiler zevk alabilir. Bu kargaşaya malzeme veren fikri oluşumlar planlı bir yozlaşmaya hizmet etmektir.
Evrensel sistem bir ahenk ve denge ile işlemektedir. Yeryüzü canlı cansız varlıklarla bezenmiştir ve yaşama elverişli hale getirilmiştir. Nesneler, bitkiler , hayvanlar ve insanlar arasında döngüsel bir dayanışma vardır. Dünya da ne varsa hayata hizmet eder ve onun için çalışır. Bütünsel bakış açısıyla kainat , bütün oluşum değerleriyle yazılmış bir kitap gibidir. Felsefe tüm bu yaratılışı hem varlık yapısıyla hem de amaç, hedef ve işleyiş niteliği ile yerinde geniş ve farkındalık bakış açısıyla gören , buluş ve analiz niteliğine sahip, her sınıf insana anlaşılır aktarımlar yapabilen analitik bir veri havuzudur.
Felsefe demogoji değildir.
Felsefe gerçeği olduğundan daha farklı gösteren sözler illüzyonu değildir.
Felsefe ego merkezli gelişimler ile kendini düşünce tanrısı olarak addeden ve halkları küçümseyen, üstünlük ve seçkinlik sanrılarıyla hastalık üreten bir narsistler kulübü değildir.
Felsefe, hayatı tüm işleyiş unsurları ve reel normları ile tanıyıp tanıtır.
Felsefe , nereden geliyorum, burada ne yapacağım ve nereye gideceğim sorularını sorun olmaktan çıkartan ve insanın hayat yolunu anlam çizgisi ile belirgin hale getirip aydınlatan bir yol haritasıdır.
Felsefe insan hayatı kuşatmış olan zıtlıkların çarpışma seslerinin duygu ve düşünce üzerine getirdiği büyük dalgalanmaların önüne set olup, fırtınayı sakinleştiren bir dalgakırandır.
Felsefe iyi bir iz sürücüdür.
Tüm var oluş evrelerini ve insan hareketliliğini, medeni oluşum, kültürel etkileşimler, etki ve çıktılar üzerinde kapsamlı bir gözlem kulesine sahip olan bir kale burcudur.
Felsefe klavuz, mentor ve duayen bir hayat danışmanıdır.
Felsefe insanları sosyal statüye göre karakterize eden , tespit ve değerlendirmelerinde uygula bilirlikten ve çözümden uzak tavsiyeler veren, insanları sahip olmadıkları özellikler ile onları ümitsizlik sahralarına sürükleyen , gerçeğin üstünü örtüp , hakikati gizleyen bir kör nokta değildir.
İnsanların bir spermden şekillenip , muhteşem bir sistemle bedene dönüşerek hayata gelmiş olmaları bir hakikattir.
Yine insanların doğumdan ölüme kadar olan süre içinde zihinsel ve ruhsal gelişimi bir gerçektir.
Yine yaşam süresi içerisinde maddi ve manevi ihtiyaç sahibi olmak ve bu ihtiyaçların insan fiziksel ve içsel anatomisi ile uyum içinde olduğu bir realitedir.
İnsanın sosyal ve psikolojik etkileşimler nedeniyle medeniyet sahibi olduğu ve türüyle sosyo-kültürel iletişim içine girmiş olduğu doğrudur.
Hayatın varlığını devam ettiren tüm değerler canlıların ve özellikle insanın etrafında toplanmıştır. Hayvanların yararlı olanları insana boyun eğmiştir. Yenilebilir olan bitkiler insanın tad alacağı bir şekilde lezzetlenmiştir. Dağlar, ovalar, denizler, rüzgarlar, yağmurlar ve mevsimler insanın yaşam öyküsünü oluşturmak için varlar. Meyveler dallarından koparak insan için hayatını feda ederler.
Ve insan bir gün faydalandığı bu sarmalla işi bittiğinde büyük ayrılığı yaşayacaktır. Felsefe bu büyük kopuşu, var oluşun kuşattığı hayat ve içindekiler gerçeğinde olduğu gibi , insanın lehinde bir hakikatle elle tutulur ve gözle görülür bir şekilde açıklayabilmelidir.
Felsefe insana algı duvarı örüp onu kendi doktrinleri içinde hapsetmez. Felsefe bilginin özgürleştirdiği , ahlaklı ve uygar bireyler ve toplumlar meydan getirir.
Felsefe insanı ve insanları kendi var oluş gerçeğinden ayrıştırmaz.
Felsefe insanı yalnızlaştırıp yıkıntıya çevirmez.
Felsefe yapıcı ve onarıcıdır.
Felsefe tüm evrensel koordinatları belirleyip insanı kendi iradesi ile bütünlüğe davet eder.
Felsefe güzel görmeyi öğretir.
Felsefe ırkçılık yapmaz, politize olmaz, bağnazlıkla bağdaşmaz, kısır döngüye kapılmaz, hayata bir mücadele ve pragmatizm penceresinden bakmaz, cimriliği ve bencilliği savunmaz, bilgisizlik ve ilgisizliği içinde barındırmaz.
Felsefe insanın anlam arayışında sadık ve vefalı bir arkadaştır.
Eğer felsefe insanları çelişki içinde bırakıyorsa,
Toplumları bir birine düşman topluluklara çeviriyorsa,
Geçici hayatları ile ölümlü insanlara ölümsüzlük vaat eden aldatıcı önermelerde bulunuyorsa,
Gözle görülmeyen bir mikroorganizmaya yenilen insanı yenilemez gösterip,sonunda hayal kırıklığına uğratıyorsa,
Var oluş enerjisini tüketerek işe yaramaz gösterip yaşama sevincini elinden alıyorsa,
İnsanları küçümseyip, zayıf karakterli olanları kendine alkışçı bir köle yapıyorsa,
Her hakikate bir inkârla cevap veriyorsa,
Bilmediği şeylere karşı biliyor gibi davranıp ukalalık gösteriyorsa,
Varlıkların dilinden anlamayıp, yaşam niteliğini idrakten yoksun olduğu halde, başkasının bilgi ve deneyimini önemsemiyorsa,
Kibirli başıyla gelişime ve yeniliğe kendini kapatmış, adeta tarihsel bir çöplükte eşelenmeye devam ediyorsa,
İflas etmesine rağmen karşılıksız çekler keserek insanları kandırmaya çalışıyorsa, bu bir felsefe değil; olsa olsa nitelikli dolandırıcılıktır.
İnsanlık uzun bir sefer yolcusudur.
Gördüğü ve yaşadığı her şey ruhunda bir iz bırakır.
Anlam arayışı doğasına kodlanmış bir varlıktır.
İçinde bırakıldığı her çelişki onu hayata gelmiş olmaktan pişman eder.
Cevap bulamadığı sorular dağlar gibi üzerine yığılır.
Her nereye baksa her şey ona düşman gibi görünür.
Endişeleri onu kendinden kaçmaya zorlar.
Bom boş gördüğü dünya zihin odalarında uğultular korkular bırakır.
Zihinsel ve duygusal ihtiyaçlarını karşılayamadığından psikolojisi bozulur ve ruhsal sistemi çöker.
Bugün dünya bu eşikte çırpınıp durmaktadır.
İnsanlar kendini varlık amacı dışına çıkaracak her şeyin ardından gitmekte, bulabildikleri şeyleri yararlarına zannedip yüzlerine gözlerine sürmektedirler.
Değersiz şeylere değer vererek, basit ve kalıcı olmayan şeyler için ağır bedeller ödeyerek , kimliklerini kaybedip nerede bulacaklarını da bilmeyerek ömür sermayelerini tüketiyorlar.
Evrenin işleyiş dilini bilmemekten, döngüsel sistemin amaç, hedef ve çıktı değerleri ile ilgili bir bilgiye sahip olmamaktan, bu koca kâinat kitabından bir satır okuyamamaktan dolayı kabiliyetleri köreliyor, gözleri kararıyor, anlama ve kavramaya yönelik tüm algıları yavaş yavaş kapanıyor.
Evet, hayat kendinle ilgili bütün soru ve cevapları beraberinde getirmiştir. Ve bununla ilgili bir hakikat binası yapmıştır. Doğru anahtara sahip olunmadığında hiçbir cevabın kapısı açılmaz.
Böylelikle sanrıların niyetlerini okuyan birçok söz büyücüsü kurduğu sirklerde insanları oyalar…
Sonuç:
İster olumlu ister olumsuz olsun, felsefeye uyarlanmış kelimeler güçlüdür.
Pek çok subliminal mesaj içerebilirler.
Bazıları retorik, bazıları aldatıcı, bazıları manipülatiftir.
Her ne olursa olsun duyulan sözler; eğer kalbinize ağır geliyorsa, yaşabilir niteliği yoksa, iddia edilen tez doğrulanamıyorsa, anlatıların hakikatte bir karşılığı yoksa, umudu engelleyip endişeyi salık veriyorsa, kedninizi güvesiz hissettiryor gelecek korkuları yaşatıyorsa, imtiyaz tanımı yapıyor sizi olduğunuzda daha yüksek yerlerde hissettiriyorsa , sorularınız ve sorunlarınız teşhis edilemiyor ve çözüm öteleniyorsa, huzurunuz kaçıyor duyduklarınızla yaşadıklarınız arasında bir bağlantı kurulmuyorsa, zihniniz tembelleşiyor, düşünmek ve akıl yürütmekten kaçıyorsa, içinizden itaat etmek, sorgusuz şekilde önermenin ardından gitmek geliyorsa , hayat boş geliyor ve yaşamak bıkkınlık veriyorsa bir şeyler ters gidiyordur.
Doğru olan basit ve sade olandır.
Önermeler anlaşılır ve uygulama meyli uyandırıyorsa,
İçinizde isteklilik ve üretme eğilimi doğuyorsa,
Dünyayı ve içinde yaşanan olaylardan var oluşunuza yönelik anlam çıkartabiliyorsanız,
Bakış açınız insanların karamsarlık, hırs ve ihtirasla oluşturdukları ve üzerinde tepindikleri dünyanın dışında olan doğal uyum ve işleyiş süreçlerini görüyorsa,
Hayatınız bir sonsuzluk arzusunun teşviki ile heyecanlı bir hal aldıysa,
Paylaşmak, yardımlaşmak, merhamet ve bilinç kalp ve akıl dünyanıza mutluluk taşıyorsa,
Evrenin varlık ve denge dili size mokro bir sistem kontrolünden söz ediyor ve siz tüm bu işletim sisteminizi mikro ölçekte kendi üzerinizde görebiliyorsanız,
Bu kainat denilen mega kitabı okumaya başladıysanız her şey yolundadır…
DİP NOT:
İfadenin niteliği nedir?
Bunu kim söyledi?
Neden söylemiştir?
Hangi amaç için?
Duyduğunuz veya okuduğunuz sözlerin hangi makamda söylendiğini ölçmeden kalbinize ve zihninize girmesine izin vermeyin…
Safitürk Murat
muratsafiturk@gmail.com