İnsan, yokluk âleminden varlık âlemine gönderilmiş bir dünya yolcusudur.
Yaratılış noktasında mükemmel bir tasarıma sahiptir.
Bu tasarım anatomik olduğu kadar psikolojik olarak da eşsizdir.
Yaşam, insanın tüm fizyolojik ve psikolojik özelliklerinin işleyişi için organize edilmiştir.
Her eylem ve düşünce kendi eylem ve düşünce yapısına göre karşılık bulmaya programlanmıştır.
İyilikler iyilik, kötülükler kötülük getirir.
Nitelikli bir yaşamın ulaşacağı şey kalite, niteliksiz yaşam tarzlarının bulacağı şey ise vasatlıktır.
İnsan doğası gereği sürekli bir hakikat arayıcısıdır. Bu arayış sırasında doğru ve yanlış olan pek çok şeyle karşılaşır. Onlarla doğrudan ya da dolaylı olarak etkileşime girer.
Bu noktada bazı şeylerden fayda sağlarken bazılarından da zarar görür.
Kötüyü terk etmek, güzele yönelmek, yanlışta ısrar etmek ya da çirkini terk etmek kendi iradi seçimine bırakılmıştır.
Deneyimlediği her şey hem bu dünyadaki yaşamını hem de sonsuzluktaki konumunu belirleyecek kadar eşsizdir.
Her iki açıdan da bir şeyler ters gitmeye başladığında, kişinin varoluş planının dışına çıktığı gerçeği kendini gösterir.
Hayat tüm yazılımlarıyla çözümler üzerine kuruludur.
Her sorunun bir cevabı, her problemin bir çözümü vardır.
Varoluşun kaynak bilgisi olan hakikat, hikmetle muhteşem bir arşiv oluşturmuştur.
İnsanlığa bahşedilen özgür irade ve buna bağlı üretimler, bireysel yetenekler, sosyal statü, toplumsal yapı ve beklentiler, oligarşi düzeni, hiyerarşi hâkimiyeti, dayatmalar, politik etkenler, siyaset felsefesi, sanrısal psikoloji yapıları ve algılara göre şekillenmiştir. Dolayısıyla gerçeklik ve kurgu süreçleri iç içe geçmiş durumdadır.
Bu bağlamda gerçek faydayı elde etmek ve zararlı olandan kaçınmak, insani değerleri korumak, kayıpları telafi etmek ve hasarları onarmak için aklımızın ve kalbimizin birlikte hareket edebileceği argümanlara ihtiyacımız var.
Bunun için de yürüyüşümüzü engelleyen bazı yargılardan kurtulmamız ve bazı anlayışlarımızı gözden geçirmemiz gerekiyor.
Örneğin:
Önyargı, gerçekliği anlamayı engelleyen bir saplantıdır.
Kanıtsız şüphe bir paranoyadır.
Anlayış problemi zihnin tembelliğinden oluşur.
Kendi lehinde olan ile olmayanı ayırt edememek bilgisizliktir.
Öğrenmemek, bilinç, öğrendiğini yaşamamak içsel ölümdür.
Tüm insani değerler evrenseldir.
Hiçbir ırkın ve milletin hegemonyasında değildir.
İnsanlar arasındaki üstünlük, soydan, bayraktan, vatandan, zenginlikten, renkten dolayı meydana gelmez. Üstünlük; kendine ve başkasına zarar vermemek üzerine gösterilen mütevazı hassasiyet ile kazanılan fazilet iledir.
Kendisi için istediğini bir iyiliği başkası içinde isteyebilen insanlar gerçek insanlardır.
Kendisine yapılmasını istemediği bir şeyi başkaları içinde istemeyen insan erdem kimliğine sahiptir.
Sevgili Dostlar;
Aldanma ve oyalanmak için hayat çok kısadır.
Aklın gereği sorgulamak ve bulduğu kanıtları değerlendirmektir. Sonuç olarak ise doğru bulduğu almak yanlış ve eksik bulduğundan da uzaklaşmaktır.
İnsan kaçınılmaz bir şekilde yaşam giriş yaptığı kapıdan sonsuzluk ülkesine geçiş yapacaktır.
Bu bağlamda İnsan olarak nihai amacımız; varoluşsal niteliğe ait birikim ile hayat kitabımızı yazmaktır.
Her şeyin hızlandığı zamanlarda, anlam arayışına dair gereksinimleri giderebilmek için de pratik ve uygulanabilir önermelere erişim kaçınılmazdır.
PikNot isimli web sitemde bir araya getirdiğim ve sürdürdüğüm çalışmalar, düşünce notları ve yorumlar “Analytical Philosophy, Practical Psychology” anlamıyla kolay önerme ve yöntemler sunabilmek anlamıyla oluşturulmuştur.
Yukarıda söz ettiğim konu ve anlam bileşenindeki beraberlikler ve yol arkadaşlığı için sevgiyle ve saygıyla bekleniyorsunuz.
Safitürk Murat
muratsafiturk@gmail.com