İnsan yaşayışı itibariyle birçok evrelerden geçer. Birçok değişime uğrar. Birçok şeyle etkileşim içine girer. Yine birçok şey deneyimler. Her nefes aldığı saniye kendisinde bir işçilik yapar. Her dakika hayata dair şeyleri işler durur.
Böylelikle elde ettiği edinimlerle kişiliği oluşur. Karakteri ortaya çıkar. Ve artık her şeyi o karakteri ile karşılar. O mizaç ile değerlendirir. Kendine özgü bir kimliği ortaya koyar.
Bu şekillenmeye insani mayalanma diyebiliriz. Adeta insanın, akıl, kalp, ruh, vicdan gibi içsel dünyası kendisi ile ilgili olan olumlu olumsuz her şeyden bir paye alır ve onunla bir nevi alışverişe başlar. Boyanır…
Aynanın suretleri göstermesi gibi, o da giydiği duygu elbiselerinin siretlerini gösterir.
Olumlu yansımaların yanında olumsuz olan akisler de olabilir. İnsan doğasına uygun olamayan şeylerin, fıtratça kabul edilmesi imkansızıdır. Ancak kişinin bunu bilmemesi; dokunmuş olmayı, hemen gerçekleşmiş bir bulaş olarak yorumlamasıyla, yok olan bir şeyler, kuruntularla var gibi algılanabilir.
Dolayısıyla unutulmamalıdır ki: Eğilim ve tercihlerin, yaratılış yörüngesine girmesi ile ortalığa saçılmış her his olması gerektiği kendi yuvasına dönebilir.
Güzel manzaralar seyrinde yeni başlangıçlar yapabilir…
Bu bağlamda;
Bir şeylere yeniden başlamak, alışıldığı üzere bir yoksunluk, başarısızlık ve yenilginin olası tesellisi değil; her insanın hayatında tekdüze , verimsiz ve neticesiz giden şeylere, inançtan alınan bir kuvvetle “dur” demesi kaçınılmaz olan, çok sebepli bir yenilik ve yenilenmek istekliliğinin eylemsel göstergesidir…
Murat Safitürk